19 Haziran 2011 Pazar

Bu Kylie Başka Kylie...

     Her sanatçının kariyerinde mutlaka bir albümü daha özeldir. Müzikal açıdan, sözler bakımından, sanatçının onu desteklemesi açısından mutlaka bir 'en kişisel' albümü vardır. Madonna'da 'Ray Of Light', Beyonce'da 'I Am... Sasha Fierce', Rihanna'da 'Rated R', Hande Yener'de 'Apayrı', Sezen Aksu'da 'Deniz Yıldızı' ve Nazan Öncel'de 'Göç' albümlerinde olduğu gibi... Kylie'nin bu 'en kişisel'i ise 'Impossible Princess' albümüdür. Kime göre tabi ki bana göre :) Bu albümden öncesi ve sonrasında Kylie asla bu albüm kadar yoğun, derin ve içten şarkılar yapmadı. Müzikal açıdan da bu böyle. En azından o tadı ben yakalayamadım. Albümü baştan sona dinlediğinizde sanki bu 'Kylie' değilmiş gibi hissediyorsunuz eğer öncesinde 'Fever', 'Body Language', 'X' ve 'Aphrodite' albümlerini dinlediyseniz. Şahsen bende öyle oldu. Kylie'nin ilk dinlediğim şarkısı 'Confide In Me' olmasına rağmen o şarkının bulunduğu albümü araştırmadım. Direk o zamanlar ki son albümü 'X' ile başlayıp öne doğru keşfetmeye başladım.



     Kylie diskografisi biraz tuhaftır. Bakarsınız bir albüm şahane olmuş, ama öncesinde veya sonrasında ki albümü beğenmezsiniz. Aslında bu tamamen Kylie'nin 'Impossible Princess' albümünden sonra "siz ne anlarsınız kişisel albümden, alın size disko hitleri" ! kaygısına düşmesinden kaynaklanıyor bence. X albümünün de pek beğenilmemesiyle ki bunu da anlamıyorum gayet dolu bir albümdür halbuki X, neyse konuma döneyim Aphrodite gibi her şarkısı hit olma potansiyelli bir albümle karşımıza çıktıktan sonra yine böyle 'kişisel' bir albüm bekliyorum Kylie'den. Diskografisinin en şahanesi 'Impossible Princess'e dönecek olursak;  albüm gerçekten Kylie'nin bu zamana kadar yaptığı en harika şey. Tabi 'Confide In Me' şarkısını saymıyoruz. :) Her şarkı ayrı bir dünyaya açılıyor ve sizi alıp hayaller kurmanıza yardımcı oluyor.

       Too Far ile açılış yapılıyor ki öyle bir şarkı ki en depresif hallerimde inadına bu şarkıyı dinleyip 'Çok fazla, çok sert, çok uzakta' diye çığlıklar atıyorum. Cowboy Style ile daha derin bir yolculuğa çıkıp Kylie'nin yakalamaya çalıştığı 'indie' tadını hissedebiliyorum. Ve ilk klip şarkısı Some Kind Of Bliss; kısa film tadında ki bu klibi izleyince heralde bir filmin soundtrackinde kullanıldı. Klipte çekmediler filmden görüntüler içeriyor dedim. Ki yanılmışım, ne bir soundtrack için kullanılmış, ne de o klip bir filmin karesi... Kylie'nin oyunculuğu da harika imiş. Veya albümü o kadar sevmiş ki herşeyi içinden geldiği gibi  olması gerektiği gibi yapmış.


     Did It Again de klibi harika olanlardan... Klipte 4 Kylie görüyoruz. Aslında  klipteki Kylie'ler medyanın Kylie'ye dayattığı böyle olman gerekiyor saçmalıklarına okkalı bir cevap. Tabi anlayana. Sonraki şarkı Breathe ile oturup dinlenmemizi amaçlamışlar ama bu şarkı da tam kareokelik bir şarkı. Altta müzik çalacak sizde breathe, breathe, it won't be long now diye eşlik edeceksiniz. Ve geliyoruz albümün en dipte gibi duran ama en samimi şarkısı Say Hey'e. Gerçek bir dans parçası ama öyle bildiğiniz 'Spinning Around' gibi birşey değil. Zaten bu albümün diğer Kylie albümlerinden farkı hiçbir albüme benzememesi. Müziğiyle, duruşuyla her bir şeyiyle ayrı bir tat, ayrı bir şahane. Ve  sırada keşke kliplense dediğim Drunk ve I Don't Need Anymore var. Indie ve elektronik karışımı bir tarzın iyice hissedildiği bu şarkılarda bir serzeniş yapmamak elde değil. Jump ve Limbo da ise Kylie'nin hiçbir şarkıda rastlayamayacağımız sert hali, güçlü vokali var ve sizi ilk dinlediğinizden itibaren ele geçiriyor. Through the Years ve Dreams şarkılarında ise daha sempatik bir Kylie vokaline rastlamak mümkün. Kesinlikle ticari amaç güdülmeyen bu albümde Kylie yapabileceklerinin sınırlarını zorlamış. İçten, samimi ve doğal bir Kylie görmek isterseniz diğer Kylie albümlerine ara verin ve Impossible Princess'i dinleyin. Sizi içine alacağına ve rahatlacağına eminim. Pop müzik veya Kylie dinlemeyenler bile bu albümü sevecekler. Pop ve Kylie sevenlerin pek ısınamadığı gibi asıl ısınan Kylie'nin dinleyicilerinin dışındaki kişiler bence.

18 Haziran 2011 Cumartesi

Dans Edemeyen Ama Ettirmek İçin Elinden Geleni Yapan Kadın; Femme Britney!

      Her ne olursa olsun Britney kesinlikle çok şanslı biri. Baby One More Time'dan bu yana her zaman çok iyi yapımcılarla, söz yazarlarıyla çalıştı. Çocukları elinden alındı, eşiyle boşandı, tedavi gördü derken her zaman olağanüstü şarkılara imza attı. 'Blackout' döneminde bile albümü harikaydı. Britney'in devamlılığını sağlayan tek şey bence şansı. Çünkü objektif bir şekilde bakıldığında özellikle Circus Tour: Starring Britney Spears ve Femme Fatale performanslarında Britney gerçekten bir fiyasko! Hem dans etmiyor hem de canlı söylemiyor. Ama hala en gözde 'sanatçı'lar arasında. İşte bu şanstır. Ama her ne olursa olsun şarkı bakımından Britney'in yanına kimse yaklaşamaz. Gerçekten bomba şarkılar geliyor bu kıza. Ama performans şimdilik onun işi değil...



    Femme Fatale'a gelecek olursak. Albüm beklediğimden de güzel. Şarkı seçimleri her zamankinden daha cesur. Bu albümle birlikte Britney farkında mı bilmiyorum ama büyük bir risk altına girmiş. Hem Blackout da hem de Circus da genel olarak pop tarzına yönelen Britney, bu albümde biraz daha elektro-tekno altyapılara sahip. Hold It Against Me klibindeki mikrofonlar karşısında paparazzilere çemkirir ve korkutur vaziyette poz veren Britney 'Baştan Çıkaran' olmasa da 'Kolay Lokma Olmadığının' altını çiziyor. Bir sonraki klip olan Kesha'nın sözlerini yazdığı 'Till The World Ends' ise şarkıyla alakalı ama müzik için aynısını söyleyemeceğim. Şarkı dans edin diye bağırıyor resmen. Ama ne klipte ne de performanslarda 'dans adına' elle tutulur birşey gördüğüm söylenemez.

      Parça listesi bakımından pek bir değişiklik yapmama gerek kalmamış bu albümde. Ama yine de sıralamam şöyle: Beni bile yerinden oynatacak olan 'Hold It Against Me ve Till The World Ends' ile açılışı yapıyorum. Sonra duyduğum ilk andan itibaren kareografisini kafamda oluşturduğum 3. Single 'I Wanna Go' sonrasında ise albümün en taş şarkısı 'Gasoline'. Britney'in dans edememesine karşın bari ben edemiyorum insanları ettireyim temalı şarkıları 'Beautiful (Drop Dead)' ve kesinlikle solo albüm çıkarmasını istediğim will.i.am destekli 'Big Fat Bass' (ki bence 4. single bu olmalı). Ayrıca bu albümde şu iki şarkıya biraz mesafeli duruyorum ki şunlar: 'Seal It With A Kiss ve Trip To Your Heart', bu şarkıları da çözmüş değilim. Evet hareketliler ama ya birşeyler fazla ya da eksik. Tam farketmiş değilim bunlardaki büyüleri. Ve finali Britney'in görüp görebileceği yapıp yapabileceği en derin şarkılarla kapatıyorum: Öncesinde Trouble For Me; altyapısını falan bir kenar bırakırsak Britney'in bu şarkıyı söyleme tarzı çok kişisel geldi bana. Ve 'Circus' da benim için 'Lace&Leather' ne ise 'Femme Fatale' da da 'Inside Out ve Criminal' odur. Albümden tamamen bağımsız iki kale gibi bu şarkılar. Ki bence de gerçekten Britney'in yapmak istediği şarkılar bunlar. Böyle müzik yapmak istiyor, eğer sonraki veya bir sonraki albümde kesinlikle 'radyo dostu' yerine 'kişisel şarkılar' içeren bir albüm yapsa tam 12'den vuracak beni ve bence çoğu dinleyiciyi. Mesela Madonna bunu 'Ray Of Light' albümünde, Kylie 'Impossible Princess' albümünde yaptı. Ama hala Britney'den böyle bir hamle görmedim. Umarım sıradaki albüm böyle birşey olur. Deluxe versiyondaki şarkılara gelecek olursak kesinlike albüme alınması gereken şarkılar: 'Up N Down' ve I Love Rock N Roll'un çoçuğu sayılabilecek 'Don't Keep Me Waiting'. Ve 'How I Roll'u da haddinden fazla dinlememe rağmen o şarkıya katlanamıyorum.

Kıymeti Bilinememiş Bir 'Bionic Kadın'



       Back To Basics albümünün yarattığı fırtına ile 'Jazz ve Soul' tarzının yeniden hayat bulmasını sağlayan Christina Aguilera'nın artık yeni bir tarza yönelmek istemesini gayet mantıklı bulmuştum. Hatta 'Keeps Gettin' Better: A Decade Of Hits' adlı toplama albümün çıkış parçası 'Keeps Gettin' Better' bu tarzda da gayet sağlam şarkılar yapacağının garantisini veriyordu. Ancak Christina'yı soul tarzı ile benimseyen 'Amerika' ve çoğu Avrupa ülkesi 'Bionic' albümünü daha doğrusu elektronik bir Christina'yı Figther ve Beautiful ile özdeşleşmiş Christina'ya yakıştıramadılar. Ki bu onların saçmalaması. Elektronik Christina gayet de taş olmuştu. Eski tarzını özleyenlere bir anda afallamasınlar diye albüme hatrı sayılır sayıda 'ballad' şarkı bile koymuş sevgili Christina daha ne  istiyorsunuz. Şu lafı da hiç sevmem ama galiba gerçek; ani değişimler birden kabul görmez.  2008 yılının en bomba elektronik allbümü Bionic'ti ama değeri bilinmedi işte.
      Albüm taş olmasına taş ama arada çürükler de yok değil. Mesela 'Love&Glamour, Morning Desert ve My Heart' gibi introlar bence çok gereksiz. Eğer illa da bu şarkımsıları albüme koymak istiyorlarsa 'Love&Glamour'u Glam ile, Morning Desert'i Sex For Breakfast ile, My Heart'ı da All I Need ile birleştirebilirlerdi. Albümdeki diğer can sıkıcı nokta ise Special Edition ile Deluxe Edition'daki şarkı seçimleri. Mesela 'Birds Of Prey ile Stronger Than Over veya Monday Morning' Special Edition'a alınsaydı albüm belki daha başarılı olacaktı. Albümün başarısızlığı demek istemiyorum çünkü hakikaten çok dolu bir albüm. Beklenen ilgiyi görmemesinin bir başka nedeni ise promosyon azlığı, yanlış single seçimleri ve ilk klip olan 'Not Myself Tonight'ın klibinin sade olması. Sırayla 'Bionic, Desnudate, Glam veya WooHoo kliplendirilseydi albüm gayet başarılı olurdu. Hem altyapılar bakımından hem de Christina'nın sesi bakımından olağanüstü bir albümdü artık darısı yeni albüme...
      Parça listesi bu albümde de sorun. Veya ben alışamadım şarkıları şirketin veya sanatçının dizdiği sıraya göre dinlemeyi. Çünkü bir hareketli ve bir yavaş şarkı olarak seçiyorlar ve bu beni deli ediyor. Kendi oluşturduğum listeye gelirsek Açılışı bozmadan Bionic ve Not Myself Tonight ile yapıyorum.Devamında ise albümün tüm dans hitleri (Prima Donna, Desnudate, Glam, Elastic Love ve WooHoo) ile devam ederken biraz daha az sevdiğim (I Hate Boys, My Girls ve Vanity) ile hareketliler bölümünü kapatmaya çalışırken araya toplama albümdeki 'Keeps Gettin Better'i sıkıştırıp düşük tempolu şarkılara geçiyorum. Deluxe Edition'daki 'Birds Of Prey' ve 'Stronger Than Ever' ilk sıraya oturuyor. Sonrasında ise Sia, Samuel Dixon, Focus ve Polow da Don'un şahaneleri olan (You Lost Me, Lift Me Up, I Am, All I Need ve Sex For Breakfast) ile albümü kapatıyorum. Ama şunu diliyorum ki Christina bir sonraki albümünün turnesinde (tarzı ne olursa olsun) Bionic albümü için çıkamadığı turnesinin acısını çıkaracak...

'Loud' bir Rihanna patlaması...

     Daha 'Rated R' bombasının etkisi geçmemişken bir de üstüne üstlük 'Rated R'ın turnesi 'Last Girl On Earth Tour' devam ederken hızla hit makinesine dönüşen Rihanna, Önden 'Only Girl (In The World)'ü hemen ardından da 'Loud'u patlatıverdi. Bu sefer 'Rated R'ın aksine daha canlı, enerjik ve kesinlikle daha kışkırtıcı bir Rihanna vardı karşımda. Hem sözleri bakımından hem de müzikal anlamda biraz daha doymuş, olgunlaşmışa benziyordu. Altyapılar oldukça farklı ve güçlü. Ki imkanım olsa bu albümdeki 'California King Bed, Fading ve Skin'i alıp 'Rated R'a oradaki 'Rude Boy ve Hard'ı da Loud'a koyardım. Böylece Rated R'ın karanlık yapısı daha da güçlenmiş, Loud'un enerjisi de tavan yapmış olacaktı. Ama gençtir, yapar, umarım bir dahakine şaşmaz diyorum.



      'Dünyadaki tek kız ben mişim gibi hissetmeni istiyorum' diyor Only Girl (In The World) de. Aslında hareketli olmasına karşın bende hep hüzüne yol açmıştır bu şarkı. Gerçi Rihanna'nın söz bakımından daha şahane aşk şarkıları var ama Only Girl (In The World)'ün ayrı bir havası da yok değil. Albümdeki favorilerim ise; Only Girl, Man Down, Fading, Skin, Complicated ve sonradan keşfettim sadece Rihanna'nın piyano ile söylediği 'Love The Way You Lie'.
Ayrıca Man Down'un klibi de şahane. İlk başlarda bu şarkıyı sevmemiştim. Rum Pu Pu Bum'ı tekrarladığı yerler çok sinir bozucuydu ama klibini izleyince sempati duymaya başladım. Ama aynı şeyi 'California King Bed ve S&M için söyleyemeyeceğim. S&M'in klibinde bilmem kaç ülkede yasaklanacak kadar ne vardı yahu ?. Muz yemesi mi ? Yarı çıplak cinsel içerikli hareketler yapması mı ? E o hareketleri her zaman yapmıyor muydu ?

     Gelelim şarkı kritiklerine, yine şarkı listeleme durumu bu albümde de berbat. Bir tane hareketli bir tane yavaş şarkı dizme olayı bence çok saçma. Ki Loud'a da el attım ve benim listelemem şöyle; albümün süper enerjik ve kıçı başı ayrı oynatma garantili şarkılarını önce bir elden geçiriyoruz ki onlar şunlar oluyor; (Only Girl (In The World), S&M, What's My Name, David Guetta ile olan düeti 'Who's That Chick'i de ben bu albüme attım ve Raining Men). Bunlarla coşmuşken biraz da şarkıları söyleyebilmek için şu şarkılar geliyor; (Cheers - Drink To That, Man Down ve Complicated). Ve son olarak albümün ağır topları ile elimize kahvemizi ve yanında da sigaramızı alıp oturup eşlik ediyoruz; (Skin, Fading, California King Bed ve Eminem'siz piyano eşliğinde Love The Way You Lie).

Albümde hoşuma gitmeyen tek şarkı 'Raining Men'. Nicki Minaj'ın çok sırıttığı sesinden mi yoksa şarkının altyapısından mı o da değil de 'Raining Men' diye işaret ettiği 'Illumaniti'nin sahibinden mi rahatsız oldum bilmiyorum ama bu şarkıya ısınamadım. Bu arada küçük bir not şuan devam eden 'Loud Tour'a rağmen Rihanna sonbaharda 6. albümünü çıkarmayı planlıyormuş. Yahu kızım bir dur, bir dinlen... Gerçi Loud, Rated R'a göre daha çabuk sindirilebilir bir albüm ama  olsun yine de biraz 'özletse' kendini hiç fena olmayacak.

17 Haziran 2011 Cuma

'Rated R' bir Rihanna deliliği...

  Bu kızı yanlış hatırlamıyorsam 'Umbrella' klibinde 'şemsiyemin altında, şemsiyemin altında' diye bağırırken tanıdım. O dönem R&B sevdalısı biri olmadığım için pek dikkat etmemiştim. Rihanna ile asıl tanışmam işte bu deli albümün ilk single'ı 'Russian Roulette' ile oldu. Klibi izler izlemez oha! dedim. Bu kızda ses var. Hatta fazlası var. Direk internetten arattım ve Rated R'a kavuştum. Ve tabi sonrasında daha da bırakmam deyip iyice sarıldım albüme...

   



Albüm sonradan araştırıp dinlediğim 'Good Girl Gone Bad'e göre daha düşük tempolu ve kesinlikle daha sert şarkılardan oluşuyor. Şarkı sözlerine baktığımda ise daha oturmuş ve bana göre olmuş sözlerden ibaret. Özellikle 'Stupid In Love, Russian Roulette ve Photographs'...


Plak şirketlerinin veya sanatçıların albüm listesi oluşturma şeklini oldum olası sevmemişimdir. Bu yüzden şarkıları birkaç kere dinleyince ben kendim baştan dizmek zorunda kalıyorum. Ki Rated R'da da böyle oldu. Açılışı 'Mad House' ile yapıp hareketli R&B şarkılarını, ki şunlar (Rude Boy, Hard, Wait Your Turn ve Te Amo) aradan çıkardıktan sonra sıra geliyor albümde bayıldığım bombalara ki onlar da şunlar; (Photographs, Stupid In Love, Russian Roulette ve Rockstar 101) ile kendimden geçmişken iyice çoşup finali yapıyorum ki onlar da şunlardan oluşmakta; albümün müzikal açıdan en can alıcı kısmı ; (Fire Bomb, G4L, Cold Case Love ve The Last Song).

    Genel olarak hareketli ve dans şarkılarını isteyenleri bu albüm açmayacaktır. Onlar için bir sonraki albümü (Loud)'u öneriyorum. Bir önceki albüm olan 'Good Gone Girl Bad'e göre daha karanlık ve sert şarkılar var. Ama piyasadaki çoğu pop albümüne göre daha bomba bir albüm.Ayrıca bence bilindik rock albümlerine de meydan okuyor Rihanna'nın bu 'sert çığlığı'.